Bir sanatçının, hayatı, herhangi bir harfe, bir kelimeye, bir taklit’e (retro’ya) hapsetmesi bin bir surat patavatsızlığın ve kara delik simsarların işine gelir. Yapay zekâ ile üretilen arttırılmış gerçeklik penceresinin harekete duyarlı camına bir gülen yüz kondur istersen. Sabit bir obje olmak sanatçının gerçeklik algısına ters. Yavru bir gölge değil ilmin önüne sürülen komün! Doğaya, insana ve hayata düşman.
Kurşuni rengiyle saç boyası tüllenmiş kurnazlığın gölgesi niyetleri kapatamaz. Özellikle hırsın akıntıya kapılan niyetlerini hiç kapatamaz. Kör olma bu kadar! Asırlardır tabiatın berrak gelinliğini saçlarıyla arındıran nehirlerin eline ayağına ucuz boyalar vurulmuş. Lal olma bu kadar! Yum gözünü aç ağzını!
Hudutları dikenli tellerle çevrilmiş düşüncelerin medeniyete ve insanlığa ve ırmaklara ne katkısı olabilir. Yeni bir savaş alanı. 21. Yüzyıl taş devrine geçiş çağının antibiyotik almadan acısına katlanmak zorunda kalan sürüncemedeki kâbus ateş taşıyor edebiyata. Şiir de yazılmıyor, deneme de, roman da… Bunu muhabbet kuşlarım biliyor, dağ fareleri biliyor, hatta taşların bile haberi var kuduran kurgudan. Sahillere vuran çocuk cesetleri şahit buna, ay ve yıldız şahit.
Sanatın ve edebiyatın belini niçin kırıyorlar sanıyorsunuz. Organların yerleri değişik, kalbin dayandığı duvar akrep, sevginin kanatları soyulmuş kök renginden, kurumuş mehtap…
Kütüphanelerin ve şiirlerin kimliği o kadar boş ki kan akışı doğal dengesini ve ritmik atışını kaybetmiş çoktan. Mahalle aralarına kadar sızmış karanlıklar, adım adım sokak lambalarının cılız ışıklarını da boğmaya başlamış. Gerçeklikten uzak ama her şeye yakın! Kasırgayı ve adaletsizliği herhangi bir harfe veya korkuyla beslenmiş birkaç cümleye bağlamak kuşları ve çiçekleri aldatmaktan başka bir mevzu değil. Olmayan bir suç mahalli yaratmak bayan huzurun ölümü demektir ki bir sanatçı olarak bunu asla kabul edemem. Kadınlara karşı hassas bir ruha sahibim. Gün doğumu renkli defterim huzura uçuşan korsan şiirler taşır alev alev gönlünde.
Ele avuca sığmayan Tuz Gölü beyazı muhabbetin, sıra dışı gülümsemesi yansımadığı sürece kelimelere siyanürle yoğrulmuş bataklıklardan ve sazlıklardan çıkmak pek de olası değil. Kendi içinde baskın kuralların geçerli olduğu bükler eline geçirdiği tüm canlıları sinekkapan misali yer bitirir.
Olmayan bir suç mahalli yaratmak yerine bataklığı kurutmak daha insanidir.
üst düzey kaos organizedir!
“-yüreği kitap kokan insanları severim.”
kalbinin atması değildir yaşamak
kalbinin başka kalplerle orkestra kurmasıdır.
birer koç başıdır kitaplar
karanlıkların kilitlerini kıracak yegane güç!!!
bakışları ile çağların göklerinde yangınlar oluşturan sayfalar
gözlerini kendi elleri ile oyuyor farkında mısınız?!!!
uzun zamandır bastırılan bir hıncın akli dengesini
denge tahtasından boşluğa kustuğu andır
üst düzey kaos organizedir!
Selim Savaş Karakaş