Yıllar önce Adana’da kim olduklarını aslında hepimizin bildiği ama mesele resmi başvuruya geldiğinde hiç birisinin piyasada görünmediği birtakım kişiler 'Dünya Rakı Günü' adı altında bu kadim kentin en önemli mekanlarının merkezinde sokakları dahi kapatarak kendince eğlence düzenlemişlerdi. O dönemde bu garabete ses çıkardığımızda, bu işten nemalananlar beni ve benim gibi düşünen insanları bağnazlıkla suçlamışlar ve yazılı-görsel-sosyal medyadaki adamları aracılığıyla yaptıklarının aslında ne kadar ‘cici’ bir şey olduğunu ballandıra ballandıra anlatmışlardı.
Sonra o ‘cici’ şeyin arkasından çıkanı gördük. Sosyal medya hesaplarından alkol ve uyuşturucu partilerindeki fotoğraflarını paylaşan bir gurup, etkinlik alanına elindeki döner bıçakları ve pompalı tüfeklerle girdiler. İddialara göre alkol karşıtı sloganlar atıp, havaya ateş açtılar. Masaları dağıttılar. Ortalık bir anda savaş alanına döndü.
Haklı çıkmıştık. Sadece üç beş kodamanın cebini doldurduğu, yancılarının da kısmen nemalandığı ancak kente gerçek manada bir katkısı olmayan etkinlikte az kalsın kan dökülecekti. O günden sonra artık bu garabete izin verilmedi. Adana’da herkes bilir ki gece ya da gündüz alkol kullanmak için bir engeliniz yok. Ne yaptığınıza kimse karışmaz. Kültürlerin kaynaşma noktasıdır Adana’da. Bir hoşgörü kentidir. Siz başkalarına saygılı oldukça diğer insanlar da size saygılıdır. Kentin kadim değerlerini diğer kuşaklara aktarmak için de önemlidir bu. İşte bu yüzden adına Rakı Festivali denilen o etkinliğe hep karşı çıkmıştım.
O yüzden de adımız fetsivallere, karnavallara, etkinliklere karşı çıkan bir insan olarak anılmaya başlanmıştı ama öyle değil. Herhalde itirazlarımla birlikte Adana Lezzet Festivali’ne, Altın Koza Film Festivali’ne, Karikatür Festivaline, birisi hariç diğer tüm festival ve etkinliklere benden daha fazla destek veren çok az basın mensubu vardır.
Kentte karşı çıktığım bir diğer etkinlik de Portakal Çiçeği Karnavalı’ydı. Aslında bu etkinliğin kendisine değildi karşıtlığım. İçeriğineydi. Az önce belirttiğim kent kültürüne uygun olmayışıydı. Yoksa gerçekten de Nisan’da sokakları portakal çiçeği kokan bir şehrin bu özelliğinin dünyaya anlatılmasına neden karşı çıkayım?
Zamanla eleştirilerimizi dile getirdikçe bazı şeyler değişti. Ruhu korunsa da Karnaval daha kurumsal bir şekle büründü. Buna rağmen yine de istenilen başarı elde edilemedi. Bu tarz organizasyonun asıl amacı birilerine para kazandırmak olmamalı. Yani insanlar uçaktan inip, otele yerleşip, festivalde birkaç etkinliğe katılıp şehirden ayrılmamalıydı. Böyle olduğunda Adana’ya gelen onca kalabalığın kente ve kent insanına hiçbir faydası olamazdı çünkü. Olmadı da… O yüzden etkinliği ya hiç yapmamalı ya da Adana’nın ve Adanalının kültürüne aykırı olmamak kaydıyla merkezden her ilçeye yayılmalıydı.
12. Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Türkiye Kültür Yolu Festivalleri projesine dahil edildi bu yıl. Bu güzel bir gelişme ama eğer bugüne kadar ortaya çıkan şekliyle devam edecekse yine bir şey değişmeyecek.
Karnaval Komitesi’nden yapılan açıklamada; " Karnavalımızın bir parçası olmak için 'ruhuna uygun' projeler titizlikle değerlendirilecektir. Karnaval her yıl olduğu gibi yine şehrin ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır" denildi. Karnavalın bugüne kadarki ruhuna uygun olacaksa etkinlik, ben buna karşıyım. Çünkü; kentin ekonomisine bir katkı sağlayacaktır doğru ama bunu yüzdeye vurduğumuzda esnafın, ticaret insanlarının yüzde 10’una bile denk gelmeyecektir bu fayda. Oysa ki sadece kentin ekonomisine değil bir de kültürüne katkı sağlayacaksa, toplumun genelini kuşatıp yapılacaksa o zaman iş değişir tabi.
Meselenin kısmen bizi etkileyen kısmı da şu; Karnaval boyunca tüm etkinliğin reklamı, haberi kentteki gazetecilere yaptırılmak istenirken kampanya bütçesi yaygın basına ve sosyal medya fenomenlerine aktarılıyor. Bir de basın toplantılarında yapılan ayrımcılık var ki o konuya daha sonra gireriz.
Adana Valisi Yavuz Selim Köşger bu milletin örf, adet ve kültürüne karşı olan hiçbir organizasyona izin vermeyeceğini söylemişti daha önce. Anlaşılıyor ki bu karnaval hakkında kendisine ya tam bilgi vermemişler ya da yanlış vermişler. Mevcut hali ile yapılacak 12. Portakal Çiçeği Karnavalı Sayın Köşger’in tam da "Yaptırmam" dediği şeye tekabül ediyor.
Yukarıda da belirttiğim gibi; Bakanlığın bu karnavalı Kültür Yolu Festivalleri kapsamına alması bu eksikliklerin giderilmesi açısından olumlu bir sonuç doğurabilir ama bunun için de vatandaşından tutun da yöneticilerine kadar, medyasından tutun da iş adamlarına kadar herkesin önceliği para kazanmak değil Adana’ya kazandırmak olmalıdır.
Milletimizin değerleri ile çatışmayacak, çocuklarımızı, gençlerimizi olumsuz etkilemeyecek ve Adana’ya katkı sağlayacak her girişimin, her oluşumun yanında olmak boynumuzun borcudur ancak üç-beş kişi kazanacak, birilerinin cebi dolacak diye de her yapılana "Eyvallah" diyecek değiliz.