Bugün bir alıntı duydum: Büyümek sancılıdır, değişim sancılıdır. Ama hiçbir şey ait olmadığın bir yerde sıkışıp kalmaktan daha sancılı değildir. Yavaşça büyüyor olmaktan korkma! Yalnızca olduğun yerde takılıp kalmaktan kork! Evren herkese sunabileceği kadar bolluk ve bereketle doludur. Onları elde edebilme gücü ise insanın kendisindedir. Tabi insanın içindeki gücü keşfedip gerçekleştirmesi kolay değil ama içimizde o güç hep vardır.

Elizabeth Lombardo “Kendini Aş!” kitabında geçen bir cümle “Kendinize söylediğiniz şeyler, kendinizi nasıl hissettiğinizi etkiler. Ve nasıl hissettiğiniz de kendinize ne söylediğini etkiler. Bu ikisi birbirlerini beslerler."  Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır belki de. Yani her şey bizimle başlar. Bizimle devam eder.

Kalbini açabilene, en iyi öğretmendir hayat. Biz sadece öylesine olmuş bitmiş bir şey değiliz; her birimiz birer mucizeyiz. Hz Ali’ye isnat edilen bir söz vardır. “Ey insan, sen kendini değersiz bir şey mi sanırsın. Sende bir alem gizlidir.” dediğiyiz.

Bir yazı okumuştum o yazıdan geriye şunlar kaldı aklımda: “Karanlık içinde olduğumuzu zannettiğimiz, dara düştüğümüzü düşündüğümüz anda bile o anın içinde nice fetihler gizlidir bilemeyiz.” Deniyordu. Tam da bu noktada Platon’un bir sözü buraya çok yakışacaktır. “İnsanın kendini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür.” Kendimizi gerçekleştirmek, kendimizi keşfetmek, kabukları atmak, değişip dönüşmek, büyümek sancılıdır. Ama taptaze, yepyeni bir sen çıkar ortaya. Daha donanımlı bir sen.

İşin özü; Değişim rüzgârı esmeye başlayınca bazıları duvar inşa edermiş, bazıları rüzgâr değirmeni. Her birimizin bir rüzgâr değirmeni inşa edebilmesi ümidiyle.