Hani esprili bir söz vardır ya: Mutluluğun sırrı sağlıksız beslenme diye. Aslında ne kadar öyle olsa da uzun yaşamanın sırrı da sağlıklı beslenme den geçiyor. Maalesef yaşamın hızlı temposu koşuşturması içinde kendimizi geçiştirip ihmal ediyoruz. Kuru sağlıksız, mayalı, soslu yiyeceklere yöneliyoruz. Fast food adı altında tüketilen birçok kuru ve lezzetli gıda işimizi kolaylaştırıyor. Hem zamandan tasarruf ediyoruz. Hem ne yesem diye uzun uzun düşünmüyoruz hem de gün içinde yemek yerine işimize odaklanmayı seçiyoruz. Bu genç yaşlarda sizi bir müddet kurtarsa da uzun vadede maalesef kronik hastalıklara kapılar açıyor.

İlerleyen yıllarda hiç beklemediğiniz aşırı demir düşüklüğünden cilt hastalıklarına, kemik kıkırdak sağlığını olumsuz etkileyen durumlardan mide rahatsızlıklarına kadar daha burada ismini sayamayacağım derecede çeşitli rahatsızlıklara kapı açıyoruz. Maalesef bile isteye yapıyoruz bunu. Neden çünkü yaşam hızlı akıyor bizde bu hıza yetişmek için canla başla kendimize hastalık çıkarmaya çabalıyoruz.

Sosyal medya akımlarına bakıyorum. Maşallah herkes bir takviye peşinde onun reklamını yapıyor. Size bir şey sormak istiyorum. Meyvesinden sebzesine etine balığına kadar bakliyatına yumurtasına kadar gün içinde sağlıklı beslenen, yürüyüş yapan ve bunun yanında bol bol su içen bir insanın takviyeye ihtiyacı var mıdır ?  Hayır dediğinizi duyuyorum buradan. Evet elbette yoktur.

Eti balığı her gün bulamayabiliyoruz onları geçtim. Peki neden meyve yemiyoruz? Neden sebze yemiyoruz? Sebze yemeklerine burun kıvıran koskoca bir Z kuşağı var. Daha bu yaşta trend olan tabletlerden kullanıyorlar. Daha çok portakal, semizotu, ıspanak, enginar gibi sebzeleri yemeleri gerekirken ellerinde bir trend topik tablet onu yanlarından eksik etmeyip fast food akımıyla yola devam ediyorlar.  Ben tıp insanı değilim ancak korkarım ki literatüre dahi geçmemiş olan yeni hastalıklar çıkacak insanlarda. Bu kadar genç yaşta sanki seksenindeymişçesine vitaminle yaşayıp fast food beslenen bu nesil beni gerçekten korkutuyor.

Sağlıklı yaşamın en önemli parçalarından biri yiyecekler. Bunun dışında gün içinde ne yaptığınız ne kadar hareket ettiğiniz ve kendinize ne kadar vakit ayırdığınız da çok önemli. Yaz ayı gelirken temiz havada yürüyüş fırsatlarını değerlendirmek, sevdiğiniz insanlarla görüşüp onlara vakit ayırmak, sevdiğiniz bir sanat faaliyetiyle uğraşmak ve bunu sık sık tekrarlamak da yemek içmek kadar ruhumuzu da güzel bir şekilde beslememizi sağlıyor.

Bazıları hareket edemiyorum. Vaktim yok, fırsatım yok, yapamıyorum gibi cümlelere sığınıyor. Bunlar o kadar yanlış ki… Vaktiniz yoksa işe giderken otobüs duraklarına yürüyebilirsiniz. Ya da eve gelmeden birkaç durak önce inip o sürede yürüyüş fırsatı yaratabilirsiniz. Ya da sabahları üşenmeyip bir saat daha erken kalkıp evde egzersiz yapabilirsiniz. Yediklerinizi değiştiremiyorsanız porsiyonları azaltıp su içmeyi arttırabilirsiniz. Görüyorsunuz ya, insan istedikten sonra kendi için mucizeler yaratabilir yeter ki isteyin ve inanın.

Sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere…