Sanat, kaçsa da, inkâr etse de, "Tanrı'ya doğru" dur daima. Dante, miracı yazmak istemişti. Faust'un konusu, efsaneler, rivayetler ardına gizlense de, hakikatte Tanrı, gerçek ve ebedîliktir. Dostoyevski, hayatı boyunca, Tanrı'yı bulabilmeyi gaye edinen bir roman yazabilme hırsını amaçlayan duygular taşıdı. Karamazov Kardeşler ve Ecinniler romanı hep bu arayıştandır. Yine de esas istediği eseri yazmadığına inanıyordu son nefesine dek. Mesnevi, bizi hep öbür dünyayla tanıştırma çabası değil midir? Fuzuli Üstadımız, Leyla ile Mecnun'u bu sebepten yazmadı mı zaten? Sanat eseri de, fizikten kurtuluş, fizikötesine varış değil midir? Özünde.  İlyada ve Odessa, yazıldığı dönemin din anlayışını iç kesitleriyle anlatan bir destan değil midir? Aslında...