Adana'da bu yıl 8.'si düzenlenen ve büyük bir coşkuyla duyurulan Uluslararası Lezzet Festivali, her ne kadar genel olarak sorunsuz geçmiş gibi görünse de festivalde gelecek yıllarda daha net bir şekilde yaşanabilecek bazı sorunları da göz ardı etmememiz için aslında bize bir işaret verdi.

Bu yıl düzenlenen festivalle ilgili eleştirilerimin başında, festival boyunca hedeflenen ziyaretçi sayısına yaklaşılamamış hatta neredeyse yarısını ancak geçebilmiş olması geliyor. Festival öncesinde yapılan açıklamalarda, 1,5 milyon ziyaretçinin festivale katılması beklendiği ifade edilmişti. Festival sonunda yapılan resmi açıklamalara göre festival sadece 800 bin kişiyi ağırladı. Bu sayılar arasındaki ciddi fark, festivalin tanıtımıyla ilgili eksiklikleri de bize net bir şekilde göstermiş oldu.

Geçtiğimiz yıllarda herkes tarafından dile getirilen temizlik (hijyen) ve fiyatlandırma sorunları bu yıl bertaraf edilmiş gibiydi. Buna rağmen geçmiş yıllardaki olumsuz etkilerin bu yılki ziyaretçi sayısına etkisi yadsınamaz.  Adana gibi gastronomi açısından zengin bir şehirde düzenlenen bir festivalde bu konular bu kadar ayyuka çıkmadan çözülmesi gerekirdi. Bunun için de festivalin organizasyonun komitesinin daha titiz davranması lazımdı ama olmadı.

STK'LARA GEREKLİ DESTEK VERİLMEDEN BU İŞ ÇÖZÜLEMEZ

Festivalle ilgili bir diğer önemli eleştirim ise festivalde sivil toplum kuruluşlarına (STK) yeterince yer verilmemesiydi. Festival alanında STK'lar için stant sayısı oldukça sınırlıydı ve bu stantlar genellikle, kitleleri etkileme gücü olmayan kurumlara tahsis edilmişti. Bu konuyu zaten hiç anlamıyorum. Devlet ricaline 'STK' dediğinizde (sanırım sırf paraları var diye) ATO, ASO, Esnaf Odası ve benzeri kurumları akıllarına getiriyorlar. Bu kurumların alayı bir araya gelip; "Haydi!" Deseler 100 kişi toplayamazlar ama nedense hep el üstünde tutuluyorlar. STK'nın anlamının yanlış anlaşıldığı böyle bir durumda, gerçekten tabanı olan ve kitleleri alana çekme gücü bulunan STK'lar ise adeta yok sayıldı, sayılmaya devam ediliyor. Milli ve manevi değerlere yönelik faaliyetlerde bulunan STK'ların festival alanında yer almaması hem ziyaretçi profilini genişletme hem de festivalin toplumsal getirisini artırma açısından büyük bir kayıp olarak değerlendirilmeli. Bu tür STK'lara alan açılmadıkça, festivalin geniş kitlelere hitap etme potansiyeli de hep sınırlı kalacak.

Bu yılki festivalde belediyeler de neredeyse yok hükmündeydi. Kiminle konuşsam belediyelerin festivale gerekli desteği neden vermediğini soruyorlardı. Söylemeye çalıştıkları şey belediyelerin alanda olmaması değil, aktif olarak bu işin altına elini koymamasıydı.

Burada özellikle bir okuyucumun bana aktardıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum; "Arkadaş gurubumuzla festival alanını gezdikten sonra biraz dinlenelim ve birer bardak çay içelim istedik ancak çay satan bir yer bulamadık. Daha sonra belediyelerin olduğu alana gittik ve onlardan rica ettik. Onlar da çayı yeni demledikleri bahanesiyle bize çay vermediler. Bu sırada bir şey dikkatimi çekti; Belediye stantlarındaki misafirler çaylarını da kahvelerini de içiyor, diğer ikramlardan da istifade ediyorlardı. Sanırım Belediye Başkanı’nın ya da bürokratların tanıdıklarıydı bu kişiler. Normal ziyaretçi olsalar o zaman bizim de aynı şekilde ağırlanmamız gerekirdi. Güç bela bir belediye standından çay bulduk. Çayı aldıktan sonra ücretli olduğunu öğrendik. Çok şaşırmıştık"


VİZYONU BİR BARDAK ÇAYDAN KAR ELDE ETMEK OLAN BELEDİYE OLUR MU?

Bakın bu sadece bir ziyaretçinin tespiti. Emin olun çok daha vahim tablolar yaşanmıştır. Vizyonu bir bardak çaydan kar elde etmek olan bir belediye düşünün. İşte o zaman festivalin neden bu hale geldiğini anlarsınız. Haydi! Bu insanlar Adana’da yaşıyorlar bunu belki de normal karşılayabilirler ama saatlerce yol yapıp farklı şehirlerden festivale gelen insanları düşünün bir de. Yerli turistlerin belediye standından çay istediğinde türlü bahaneler üretildiğini, bir bardak çayı para ile sattıklarını hayal edin. Sonra sanırım neden bu halde olduğumuzu anlarsınız.

Bu tür ayrımcı davranışlar, festivalin halkla iç içe olma amacına gölge düşürmez mi?

VALİ KÖŞGER'E BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR

Bu yılki festivalin geçmiş yıllara kıyasla daha sönük geçtiği görülüyor. Adana Valisi Yavuz Selim Köşger ve festivalin tertip komitesi, bu durumu detaylıca değerlendirilmeli ve alınması gereken dersleri almalıdır. Aksi takdirde, birkaç yıl içinde Adana Lezzet Festivali artık düzenlenmeyen ve tarihe karışmış bir etkinlik olarak anılacak.

Bir festivalin devamlılığı, yalnızca bir yıl içinde elde edilen ziyaretçi sayısı veya medyada yer bulması ile kıyaslanamaz elbette. Uzun süre sürdürülebilirliği ve toplumsal etki ile kayıt altına alınması bu saydıklarımızdan çok daha önemlidir. Bu noktada festivalin hem içeriği hem de organizasyon açısından ciddi bir değişikliğe ihtiyaç duyulduğu da gün gibi açıktır.

Sonuç olarak, Adana Lezzet Festivali gibi büyük organizasyonların başarılı bir şekilde devam ettirilebilmesi için gerçekçi hedefler belirlenmeli, halkın beklentilerine uygun bir düzenleme yapılmalıdır. Temizlikten hijyene, STK'ların katılımından belediyelerin ve basının rolüne kadar birçok konuda daha duyarlı ve anlayışlı bir yaklaşım benimsenmedikçe, festivalin geleceği risk altında olacaktır.