Vaktiyle İngiltere milli takımından 8 yediğimiz gün de oldu, sahaya dalıp futbolcuya, hakeme dümdüz dalan insan müsveddelerini de gördük, futbolda şike operasyonlarıyla da dünyaya namımızı hatırlattık. Lakin, Suudi Arabistan’da 30 Aralık’ta cereyan eden olay artık Türk futbolunun marka değerinin dibe vurduğunun resmidir.

Yapılan yanlışlar silsilesi o kadar bariz ki, kriz kendini göstere göstere gelmiş. Tüm Türkiye birlik olup cumhuriyetimizin 100.yılını kutlarken vatanın her bir yanında, her platformda, hangi akla hizmet ederek bu marka değeri yüksek müsabaka Suudi Arabistan’a alındı. Hadi federasyonu anladık Araplara şirin görüneceğiz,parası vesaire;hem  Galatasaray hem de  Fenerbahçe kanadından  neden ciddi ve somut bir tepki gelmedi anlamak çok zor.İki takım da payına düşecek olan rakamı, Türkiye’de kapasitesi yüksek herhangi bir stadyumda elde bile çok rahat biçimde elde edebilirlerdi. Madem Arabistan’ı seçiyorsunuz lokasyon olarak, Suudi yetkililerle konuşurken neden vaktinde Atatürk’ün sözleri ve bunlara ait pankartlarını hatırlatmak  aklınıza gelmedi?  Atatürk tişörtü ve sözlerinin olduğu pankartlar nasıl oldu da pazarlık masasına meze yapılmaya kalkışıldı anlamak mümkün değil.

Belki kızacaksınız ama bu işte en az suçu olanlar Suudiler… Niye mi? Ne işimiz var adamların evinde? Sen gidip oraya maç oynatmaya kalkarsan adamlar da sana kurallarını dayatır, sen de o kuralların yazılı olduğu kâğıdı imzalarsan daha da o anlaşmadan geri dönemezsin. Başta Türkiye Futbol Federasyonu olmak üzere hem Galatasaray hem de Fenerbahçe, Türk futbolunu beraber soktular bu Arap saçının içine.. Durduk yere de iki ülke arasında kriz çıkardılar. Sonra Türkiye’ye dönerken de kahraman ilan edildiler, sanki olayların bu raddeye gelmesinde hiç katkıları yokmuş gibi. Ama sevinebildiğim tek bir nokta var; o da bu milletin önemli bir bölümü için Atatürk’ün ne kadar önemli ve değerli olduğunu hem içeriye hem de dışarıya bir kez daha gösterme fırsatı bulduk bu rezalet vesilesiyle…