Mis gibi bir bahar havası yaşıyoruz canımız Adana’mızda… Akşam ve sabahın erken saatlerinde çiseleyen yağmurlar güneşin yakıcı etkilerini hafifletirken hayatımıza bir enerji bir motivasyon getiriyor. Dansı ve sanatın diğer dallarını sevdiğim kadar futbolu da çok sevdiğimi biliyorsunuz. Özellikle yaklaşan bu süper lig final maçları beni bayağı bir heyecanlandırıyor. İnsanların özellikle üç büyük kulüpte yoğunlaştığı herkesin kendi takımı için canla başla maçları takip ettiği; izlediği; çocuk, kadın, genç, yaşlı herkesin ekran başına geçtiği; inanılmaz zamanları yaşıyoruz. Her kulübün taraftarı kendi takımını ateşli şekilde savunuyor elbette. Bizler elimizde bayraklar dilimizde marşlar sosyal medya figürleri, sözleri ve takımımıza dair daha fazla veriyle stada giderken futbolcularda ayrı bir psikolojiyi yaşıyorlar.
Bana sorarsanız onların işi bizlerden çok daha zor. Kanallarda futbol yorumcuları, sunucular, konuklar ve diğer otoriteler hep bir yorum yapıyorlar. Ancak kimin gerçekte ne hissettiğini elbette bilmemize imkân yok. Ama şu bir gerçek ki; futbolcuların üzerinde ki baskı size bu saydıklarımdan çok daha fazla. Kendi hissettikleri dışında bütün buraya kadar saydığım tüm kişi ve kurumların da baskısını ve stresini hissediyorlar eminim. Tabi kendilerini adadıkları onlara koşulsuz sevgi gösterileri yapan taraftar kitlesini saymıyorum bile.. Hem Fenerbahçe’nin hem de Galatasaray’ın önünde son dört maç kaldı. Fenerbahçeliler iplerin Galatasaray’ın elinde olduğunun farkındalar ancak yine de ne olursa olsun mücadele edecek son maça kadar kazanmayı hedefleyecekler. Galatasaray takımı ise elinde tuttuğu puan avantajıyla biraz daha dik duruyor bir parça daha özgüvenli ve bana sorarsanız daha emin adımlarla sahaya çıkacak. Her iki takımda son maça kadar kazanmayı hedefliyor. Elbette şu bir gerçek ki, hayatta olduğu gibi futbolda da hiçbir şeyin yüzde yüz garantisi yok. Herkes elinden gelenin en iyisin ortaya koyacak. Bende sizler kadar heyecanlıyım. Bütün maçları takip ediyor, oyuncuların kalitesini ve fizik gücünü izlemekten keyif alıyorum.
Finalde hak eden kazanacak. Çünkü artık hakem spekülasyonlarına da son verildi. Bildiğiniz gibi sezon başladığından beri her maçtan sonra hakemlerin çok konuşulduğu bir dönem geçirdik. Çok şükür ki hakem olayı çözüldüğünden beri, akıcı maçlar izliyoruz. Maçlar uzun süre durmuyor, bir pozisyon üzerine uzun süre düşünülmüyor ve hakem polemiğine yer verilmiyor artık. Bu çok sevindirici. Artık oklar futbolculara, teknik adamlara ve kadrolara çevrilmeye başlandı. Eğer bir hata ya da sorun teşkil eden durumlar varsa onlar üzerinden konuşulup değerlendirmeler yapılıyor.
Şampiyonluk açıklandıktan sonra da bu dingin ve huzurlu hava devam edecek göreceksiniz. Aynı zamanda tabi bir bayram havası yaşanacak şehrimizde. Yine sokaklara çıkıp konvoylar yapacağız. Kavgasız gürültüsüz kutlamalar olacak. Herkes birbirine daha centilmen ve daha olgun şekilde yaklaşacak. Sizce bu sene şampiyon kim olacak? Ve bu seneki Fenerbahçe Galatasaray rekabetiyle ilgili düşünceleriniz neler? Bana yazın ([email protected])
Sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere…