Yaşamış olduğumuz yerkürede, sıcaklıkların 3-4 derece artarak ekolojik dengeyi bozmasıyla birlikte, bir ayda toprakla buluşması beklenen yağmur bir günde meydana gelir hale dönüştü. Küresel ısınmanın yer altındaki gazları hareketlendirmesi depremleri tetiklemeye başladı. Aslında depremler de , güneşin doğması, batması, yağmurun yağması gibi bir doğa olayıdır. Aslolan, depreme dirençli şehirler inşaa edebilmektir.
Bana soracak olursanız da, kapımızda bekleyen asıl büyük tehlike susuzluktur. Nüfusu 8 milyarı geçen insanoğlunun bilinçsizce kullandığı su rezervlerini azatlarak, su kaynaklarını yok ettiğine hepimiz, bilerek ya da bilmeyerek seyirci kalıyoruz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla… ama şunu da bilmekte fayda görüyorum, bana dokunmaz diye düşündüğün o yılan, yeri gelince seni de sokar.
Artık yaşanacak her mevsimde, yaz aylarında sıcaklıkların, kış aylarında ki soğuklukların, önceki yıllara nazaran rekor seviyeye ulaşabileceğini uzmanlar artık açıkça söylemeye başladılar. İnsanoğlu ortak akılla hareket ederse, yaşadığımız bu dünyanın, dedelerimizden miras değil de, torunlarımızdan emanet olarak almış olduğumuz düşüncesiyle her şeyin üstesinden gelebiliriz. Karar senin, ya sev, ya da sev.