Çok beğendiğim bir laf var; ‘’ Bu değirmenin suyu nerden geliyor?’’ Zenginin malı züğürdün çenesini yorar derler ama bu aralar çenemiz değil,böyle çarçabuk zengin olanların hikayesini izlemekten gözlerimiz yorulur oldu.Son zamanların haber başlıklarına en çok yerleşen konusu; Türkiye’de kestirmeden zengin olanların hikayesi…
En çok altı çizilen ve aklımıza kazılmaya çalışılan şey ne mal ne de mülk …Hikayenin kahramanları hakkında konuşmaya,dinlemeye ve izlemeye doyamıyoruz.Ekonomistler de şunu çok iyi bilir ki büyümediğinizde küçülmeye başlarsınız,yahut başka bir ifadeyle zenginleşemediysen o halde yoksul olmaya başlarsın.Ama son zamanlarda tepeden inme zenginlikler peydahladık birdenbire.Öyle babadan kalma filan da değil.Zaten bu kadar görgüsüzlüğü,gösterişi de orda görmezsiniz.
Rüyamızda bile göremeyeceğimiz bol sıfırlı paralara %50 faiz vaadi sunan bankacı,birkaç yıl içerisinde kraliyet lüksüne sahip olacak kadar paraya sahip olan internet fenomenlerine haberler ayyuka çıkmadan önce maliyesi,vergi dairesi,zabıtası bir tane devlet görevlisi dememiş mi bu değirmenin suyu nerden geliyor diye…Yoldan yürürken bile her yerden kamera ile takip edildiğimiz bir çağda,bu kadar usulsüzlük,kayıt dışılık nasıl mümkün olabilir?
Artık insanlar,sosyal medya üzerinden kısa vadeli zenginliklerini böbürlene böbürlene servis eden tüm fenomenlerin MASAK tarafından incelenmesini istiyor.Şüphesiz bu isteğin en büyük tetikçisi kamu merakı.Ama kısa vadede kazanılan bu büyük meblağlar eğer temiz ticaret ile elde edilmemiş ise ve ortada büyük bir vergi kaybı varsa vardır bir ‘’Kamu Yararı’’.
Gerçeklerin er yada geç ortaya çıkmak gibi bir huyu var. Daha birkaç yıl önce orta halli olan bu insanların önce fenomen sonra trilyoner olması hiçbir zaman tesadüf olamaz bu ülkede…