Sevdiğim, değer verdiğim, unutulmaya yüz tutmuş olan insanlığı bana hatırlatan bir arkadaşım bana evlerinin balkonundan, Seyhan nehrinin kenarında yeşil bitki örtüsü olan, Adana’da kalmamış bir manzarayı attı. Ben de ona karşılık, gazetemizin ofisinin penceresinden görülen manzaranın fotoğrafını attım. Arkadaşımın dışındaki manzarayı değiştirdim, içinden de irkilmiş olduğunu hissettim.
Şimdi, gazetemizin ofisinden, 15. Kattan dışarıya bakıyorum da her taraf beton yığını. Adana’da geçtiğimiz hafta başı termometreler 52 derece sıcaklığı ölçtü. Toprak güneş ışınlarını emerek absorbe eder. Beton, asfalt güneş ışınlarını ayna gibi yansıtır. Birde buna Adana’nın coğrafik konumundan kaynaklı olan nem de eklenince, insan ömrü ortalamasından en az bir 10 yıl kaybeder.
İnsan nüfusunun hızla arttığı dünyamızda, her yıl daha da etkisini gösteren küresel ısınmaya karşı ülkelerin almış oldukları tedbirler sadece göstermelikten öte gidemiyor. Burada da galiba, bizlere yani medya mensuplarına çok iş düşüyor. Yazarak, çizerek, anlatarak insanları yaklaşmakta olan bu felakete karşı uyandırmalıyız. Bize, hayatımızı sürdürmekte olduğumuz dünya dedelerimizden miras değil, torunlarımızdan emanettir. Karar sizin!