Gün geçmiyor ki yeni bir felaket haberi almayalım. Akşam yorgunluğunu haber kanallarında geçiş yaparak hafifletmeye çalışırken, alt yazıda kırmızı renkle birbiri ardına verilen son dakika felaketlerinin ardı arkası kesilmiyor. Bir yerde içerisinde mürettebat dolu bir gemi batıyor çığlıklar ata ata, başka bir yerde, onca uyarıya, tahmin ya da önseziye aldırış edilmeksizin göz göre göre gelen bir felaket, resmen dağ yerinden oynuyor, toprağın katlarca altında kalan canlar, aniden yağmurun bastırdığı Antalya’da Venedik şehrini aratmayan caddeler... Önceki sene gerçekleşen asrın felaketi, deprem fırtınalarını söyleyemiyorum bile.
Yaşanan bu kadar felakete her zamanki gibi bıraktığımız çaresiz ve kaderci duruş. Oysa devletimizin yetersizliğini, dikkat dağınıklığını ve teknik üretkensizliğini konuşan pek kimse yok birkaç uzman dışında. Ama sonuç maalesef aynı, üç beş gün arama kurtarma çalışmaları, sonra laf olsun diye birkaç tutuklama ve gözaltı, o da en alt kademedeki elemanlar, büyükbaşlar yine kaldığı yerden… Dikkat çeken başka bir istatistik ise yaşanan her felaket sonrası en çok can kaybını veren ülke olmamız. Bu hususta sicilimiz çok kabarık. Medya ve toplum olarak her yerde gereken tepkileri fazlasıyla verdiğimizi düşünüyorum ama kurumsal ve şirketsel bazda insan hayatına verilen değersizlik bir türlü kırılamıyor. Tedbirsizlik ve umursamazlık ayyuka çıkmış ve bu modaya yurt dışından yabancı sermayeciler de uyuyor. Deprem, sel gibi tekrarlayacağı muhtemel doğal afetlere karşı yeterli önlemleri alamadığımız bir gerçek, övünebildiğimiz tek şey ise geçici tedarik edebildiğimiz yiyecek ve barınaklar. Deprem ve maden kazalarında en çok insan kaybeden ülke olmamız yanında, iş kazalarına yılda 2 bin can veriyoruz. Ve bu kazaların sonucunda hiçbir şekilde hesap vermeyen ve sorumlu tutulan tek bir üst düzey görevli yok. Yanlış tesisleşme, liyakatsizlik ve nihayetinde denetimsizlik yüzünden daha kaç canın gideceği bilinmez.
Lakin bazen tesadüfen yaşadığımızı düşünüyorum, gece yatağa girerken, çok şükür bugün de başıma bir şey gelmedi diyenleri duyuyor gibiyim.