Futbolda geldiğimiz son nokta artık bitmişliğin ve tükenmişliğin ta kendisidir. Çok acil yüzleşmemiz gereken meseleler var. Dünyanın en popüler ve en basit oyununun da içine ettik. Dünyanın en basit oyunlarından biri olan ve kuralları net olan bir sporu uygulamayı ve yönetmeyi neden başaramıyoruz söyleyeyim; çünkü herkes kendi menfaatini gözetiyor, samimi değiliz, işine yarayan sonucun peşinden koşuyoruz. Ben kazanayım da nasıl kazandığımın hiçbir önemi yok, vurarak, kırarak ya da dökerek hiçbir ehemmiyeti yok, başkası kazanmışsa kesin hakem hatalıdır. Manipülasyonlar, liyakatsizlikler, darman duman prematüre bir yapı... Mikrofona çıkan her yetkili sıfatlı kişi sayıyor saydırıyor. Yıllardan beri oluk oluk bağırıyor Türk futbolu ben bittim, dağıldım diye. Bir yetkilinin de çıkıp yahu bir durun, nereye gidiyoruz dediği yok. Şampiyon olmuş takımı, kendi taraftar kitlesinden başka kimse tebrik etmiyor, kutlamıyor, çünkü hiç kimse birilerinin hakkıyla bir başarıyı yakaladığına inanmıyor, bir başka deyişle kendi çalıp kendi oynuyor. Avrupa’da hiçbir takımımız kalmadı, bu yaz katılacağımız Euro 2024’ü saymazsak Avrupa’da esamemiz yok, ekonomik olarak zaten battık, yani anlayacağınız dibin de dibine vurduk.
Öyle bir futbol iklimi yarattık ki bir gün sıcak, ertesi gün karlı, diğer gün sağanak yağışa dönüyor... Sıfır istikrar ve bol şaibe ile her günü idare ettirmeye çalışıyorlar, ama bardak bu, doldu mu taşar, taşana da yazık olur. Ligin tepesinde iki takım almış başını gidiyor, TFF durumu idare ediyor. Diğer takımlar kendi aralarında gazozuna maç yaparken her hafta televizyonlarda iki büyük takımın karı-koca kavgasını izliyoruz. İki takıma da maç kazandırmak adına tuhaf hatalar icra ediliyor, eskiden çekinilirdi, arada bir, nadiren yapılırdı, şimdi ayan beyan bir de var zımbırtısının olmasına rağmen gözlerimize soka soka yapıyorlar. Biz ve bizden sonraki nesil için futbol adına derin üzüntüler içerisindeyim, sebebi ise artık futbolu, oyunu konuşabilecek bir sebebin kalmayışı. Herkes kafasına göre takılıyor; yöneticiler, federasyon, tarafsız basın yazarları (!)... Al birini vur ötekine.
Öfke, nefret ve şaibe bir mikrop gibi girmiş Türk futbolunun iç organlarına, hızla da yayılıyor. Biz sporseverler de çaresiz fakat bir o kadar da endişeli bir şekilde bu çöküşü izlemekle yetiniyoruz.