Sizlere oturup 70’lerdeki 80’lerdeki hatta 90’ların başındaki sanayinin, tarımın hatta tüm güzelliklerin başkenti sayılabilecek Adana’yı anlatamaya evvela yaşım müsaade etmiyor. Benim yaşım; ‘Bir zamanlar Adana sanayi kentiydi, tarım dedin mi akla ilk Adana gelirdi, çevre illerden göç alırdı, Adana’dan ne sinema, tiyatro sanatçıları çıktı be, ses sanatçıları tüm Türkiye’ye kendini dinlettirirdi’ diye anlatmaya yetmiyor. Benim yaşım her şeyi ile ünlü bir şehrin nasıl katledildiğini anlatmaya yetiyor sadece.

Son zamanlarda uçuşa kapatılıp, eğitim uçuşu yapılacağı belirtilen Adana Şakirpaşa Havalimanı var. 1984 yılında yapımı tamamlanmış. Dış hatlar terminali ise 13 yıl sonra 1997 yılında açıldı. Bu yıl 4.713.817 kişiye de hizmet vermiş. Asıl mesele kaç yılında yapılması, kaç yolcu getirmiş, kaç yolcu götürmüş değil. Mesele şu ki; Türkiye’nin 5. büyük ili olan Adana, havalimansız bırakılacak. Üstelik şehir merkezine sadece 3,5 kilometre uzaklıktaki bir havalimanından bahsediyoruz. Otobüs, minibüs, taksi ile şehir merkezine 5 dakikada varabileceğiniz hatta yürüyerek belki 10 dakikada şehrin tam merkezine varabileceğiniz bir havalimanı. Çukurova Havalimanı Adana’nın şehir merkezine 37 kilometre uzaklıkta. Sabah baktım servis ücretleri belli olmuş, kişi başı 240 TL. En lüks ulaşım taksi ile bile bindi bindi ücreti verebileceğiniz Şakirpaşa havalimanı ise kapatılıyor… Yani Adana bir değerini daha kaybediyor…

Geçtiğimiz günlerde Adana Ana Konteyner Limanı'nın tahsisi onaylandı. Bir Adanalı olarak kentim için memleketim için en son ne zaman bu kadar çok sevindiğimi hatırlamıyorum. Adana sanayi, tarım kentiydi böyle dinledik yıllarca… Pamuk dedin mi akla gelen ilk şehir Adana’ydı hatta şehrin köklü kulüplerinden olan Adanaspor’un logosunda dahi görebilirsiniz. Fakat artık sadece bir simge olarak kaldı. Adana Pamuk üretiminde 5. sırada. Su kaynakları zengin, toprak zengin, iklim bakımından uygun da artık insanı fakir kaldı Adana’nın; çünkü değerleri tek tek elinden alındı…  

Adana’yı görseniz nasıl güzel… Dünyada eşine az rastlayacağınız güzellikte şehri tam ikiye bölen bir nehir geçer. Üzerine kurulu şehri temsil eden bir Taş Köprü’müz var. Taa, 1700 yılında Roma İmparatorluk Dönemi'nde Auxentios adlı bir mimar tarafından yaptırılmıştır.  2000 yılına kadar araçların geçişine izin veriliyordu. 2000 yılında restore edilip araç trafiğine kapatıldı. Üzerinde sprey boyalar ile çirkin çirkin aşk itirafları, siyasi sloganlar görebilirsiniz. Auxentios şimdiki halini görse ne hissederdi acaba? Sadece Taş Köprü de değil üstelik. Her şeyi hor kullanıyoruz. Bir şeyler oluyor farkındayız ama Adanalılar olarak bizim de bir şey yapmamız gerekmiyor mu?