Bu sözü duymuşsunuzdur. İnsanların yetenekleri, kabiliyetleri ve ilgi alanları küçük yaşlarda şekillenir. Daha çok küçükken tamir aletleriyle oynayan, onları sizden iyi tanıyan ve kullanmaya çalışan o küçük çocuk, ilerleyen yaşlarda Mercedes, Opel gibi devlerin bünyesinde mühendis olarak çalışıyor. Ya da bakıyorsunuz, kendi bakım ve tamir servisini açmış, oranın patronu oluvermiş.
Bu kabiliyet, çocuğa o kadar küçük yaşlarda yerleşiyor ki inanmanız zor olur. Bateri çalmakta ustalaşmış büyük sanatçılarının arkasında çalan ünlü isimlerin çocukluklarına bakın. Daha dört yaşında elinde tahta kaşıklarla koltuklara vurup ritim tutarlarmış. Bunu fark eden aile büyükleri, ona bateri almışlar ve gördüklerine inanmışlar. Sanki o çocuk, o alet için yaratılmış gibi gelmiş onlara.
Bu örnekler o kadar çok ki, anlatmakla burada bitiremem diye düşünüyorum. Yetenekli çocuklar, küçük yaşlarda oynamaya başladıkları aletlerle kendi yollarını çiziyorlar aslında. Hani bazen kızıyoruz ya, “Ona dokunma! Çek elini! Elleme, şimdi düşürüp kıracaksın!” Aslında bunu hiç söylemeden, kontrollü bir şekilde çocuğu izlemek lazım. Bunu yapalım ki, onun ilgisini öğrenelim ve bu yolda ona destek verelim.
Çocukların hayal dünyaları o kadar geniş, görüş açıları o kadar yüksek ki, nereden nelerin oluşacağını, hangi aletin ya da oyuncağın onu nerelere götüreceğini ancak izleyerek ve ona destek olarak bulabiliriz. Bazı aileler katı kurallarla çocuğu sıkıp boğuyor ve asıl yapmak istediğinden onu alıkoyabiliyor. Bu, çocuğunuza kötülük yapmaktan başka bir şey değildir. Ne olursa olsun, onu destekleyip anlarsanız ve aynı zamanda sevginizi de ona hissettirirseniz, o da ileride sevdiği ve istediği mesleği yapan bir birey olacaktır.
Çocuklarımızı anlayalım, onları korurken aynı zamanda yapmak istedikleri yönde destek olalım ki; geleceğin doktorları, mühendisleri, öğretmenleri, bilim adamları ve müzisyenleri yetişsin.
Sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere…