Bazı şahit olduğum şeyler, kadere inancımı arttırıyor ama bazen de; Fikri neyse insanın, inanırsa, aklına takılı bırakırsa da… hani derler ya; 40 defa söylersen olur misali… Hatta bence daha çok, insan, seçimiyle de kaderine kendisi yön veriyor. Öyleyse; Düşünüp, inandığım seçenek kaderimin yol haritasıdır.

Kirli yüzlü melekler, melek yüzlü şeytanlar var. Melek yüzlü Şeytanların darbe etkisi Kirli yüzlü meleklerinkinden daha etkilidir

Tehlikeli sulara balıklama atlamalı insan. Ömrünün uzayıp-zamanın çok hızlı aktığı dünyada, birde dünya telaşı dedikleri bir şeyler varken, üstelik yeri geliyor, yıllar önce, sevdiğimizin sevgili annesi elim bir trafik kazasında 55 yaşında hayata gözlerini yumuyor. Hiç ölmek aklının ucunda yokken, ardında bir sürü üzüntü-bir sürü anı-bir sürü insan bırakarak ve aniden, veda etmeksizin, yalnızlıklara doğru gidiyor.

Rüyalarda eskimiş bir kadın,(yüzüne çok alıştım diyor),...gülsem mi ağlasam mı beyhudelikleri. Hayat öyle ya da böyle devam ediyor, en güzeline şartlı ama bazen de kalleşçe hep öldürme odaklı canlılarla; (mutlulukların, sevgilerin, sevgililerin katili olanlarla, nedense/nedeni ise...hep çocukluğundan kaynaklı arızalarla, korkudan korkan korkaklarda.

Bütün Dillerde; 2x2 Dört /4x4 On Altı Eder

İnsan ömründe değişik değişik hayatlar vardır; iş hayatı, okul hayatı ,aile hayatı ,daha da bir sürü…her birinde farklı farklı kişilik karekterlerine  bürünerek, her hayatı idame de edebiliyor Tanrının yarattığı insanın oğlu ,ama tutarlılığın kendi içinde de olması şart(Hayatın Bumerangına takılmadan),kimse kimseyi üzmemeli, başkasının hayatına koyduğu ambargoda en güzelini katmalı-en kalitelisini,(hele birde koca karı değil de o koca erkek sözleri varya” Babasının evinde mi gördü bu şatafatı “)falanlı boş konuşmalar beyhude-meçhul sözler.

Ataerkil düzende kadını reaksiyonlara iten türlü türlü nedenler oluştu son yıllarda, kadını bir hiç ve mecburiyetlerin ortasında tutan zihniyet, onunda bir insan ve aynı Tanrının yarattığını unutarak, kendinden sonraki nesillere, reflekslerle dolu, kadının, erkeğin bolca çatıştığı bir  toplum bıraktı(Hani torunuma ben şunu bunu bırakacağım derken sadece cinnet çarşısında bir toplum bırakıp gitti eskidekiler).

Kadın edilgendir, bunu çok iyi analiz edebilmeli(Hayatın Bumerangını hiç unutmamalı)o bir Tanrıça aslında, bakıp ta görebilene, görüp te algılayabilene, algılayıp ta özümseyene. Dokunabildiğin zaman, yalnızlığına-sevincine –mutluluklarına...bütününe, her insan seninledir, seninle birlikte, bedenen-ruhen, hiç yanından gitmeden ya da gitse de seni içinde sımsıcak taşıyan, yer ,mekan, zaman hiç önemli olmaksızın, delip geçersin hırsınla-sevginin içinde yarattığı güçle, çıktığın sokak sevgi-paylaşım sokağı, o ise Tanrıçan.

Murathan Mungan’ın dediği gibi(“Sevgisiz aşk şimdilerde yaygın diyor”)değil de, sevgili aşk olmalı yani karşındaki yani yalnızlıklarına dokunana sevgili denmesi kadar güzel bir şey var mı..!

Hayat ta öyle bir şey ki: ”Bakıp görebilene, görüp te algılayabilene ,algılayıp ta özümseyebilene ,bütün kapılar kapanır oldu, Zülfü Livaneli’nin dediği gibi “Orta zekalılar cenneti artık yaşadığımız yer”.

Aydınlar aydınlatmıyor, burjuvalar sonradan görme, eğitimciler eğitimsiz-dogmatik.

Ülkemizde ki felaketlerin sonu gelmeyecek gibi, çığ'ın içine ölüme-ölümüne giden ya da gönderilen Ana kuzularının vebali kime ait olacak acaba, ya da bilimle ters düşen pilotun ters rüzgarla 30 metreden uçağı yere çakıp üçe bölüp insanları öldürmesini nasıl açıklayacağız. Bilimde doğru tektir bizim Ülkede bir bilim adamının siyah dediği sarıya, öteki, beyaz diyor, hiçbiri objektif değil/subjektif, Tanrıda çok yoruldu artık bizim coğrafyada, sarı sarıdır yani.

Hayatın Salıncağında, Yangından Kaçarcasına Geçmişimizden Kaçmadan, Her şeyle Yüzleşerek, Dersler Alıp, Çözümler Üretmeli/Aksi Takdirde ”Sağımız Sefalet Solumuz Ölüm”.

İsmet Tanlı