Hayat karşımıza sosyokültürel açıdan aile yapısı açısından yada hayata bakışımızdaki düşünce tarzlarımız açısından birçok farklı insan çıkarıyor. Kimse bu hayatta mükemmel değil. İdeal insan diye bir şey yok hayatta. Hepimiz hayatla mücadelemize kendi standartlarımız çerçevesinde devam ediyoruz. Hayatta hepimizin yetenekli olduğu alanlar vardır. Bazı konularda da ne yaparsan yap yetenekli değilsindir. Bazıları müzikte iyidir, bazıları matematikte, bazıları sporda çok iyidir. Bunu bilmek çok önemli aslında ve bunu kabullenmek lazım…

Ben son zamanlarda özellikle bu yeni nesil ailelerine baktığımda, her ebeveynin çocuğuna çok özel davrandığını gördüm. Yanlış anlamayın sakın. Elbette hepimizin çocukları çok özeldir tabii ki. Ama insanlar çocukların sıradanlığını gözden çıkartıp, onlara ‘sen çok özel bir varlıksın, sen asla sıradan değilsin ve harika işler başaracaksın’la büyütüyorsa, orada bir problem var aslında. Siz olağanüstü bir tablo çizerseniz acayip bir mutsuzluk da ardından gelecektir. Hayatta insanların yüzde doksan dokuzu sıradan bir yaşam içerisinde mutlu olmayı öğrenmiştir. Bazılarımız diyor ki: Adam direndi ya da kadın direndi neler neler başardı hayatta ve adını tarihe yazdırdı. Onlar yaptı bunu ama diyor.  Adını tarihe yazdırmak ve inanılmaz işler başarmış olmak senin mutlu olmana ya da güzel bir hayat yaşıyor olmana aslında katkı sağlamıyor. Bu sözler ne kadar havalı ve yüksek sözler olmasına rağmen yaşananlar bu sözler kadar kolay ve güzel olmayabiliyor. Bu sadece o anlık bir başarının göstergesi oluyor. Ancak hayat hep böyle masal kitabı misali gitmiyor.

Hayatta önemli olan olağanüstü olmak değildir. Sıradanlığın mutluluğunu yaşayabilmektir bence. Değersizlik duygusunu taşıyan insanlara bakıyorum. Kendilerini değerli hissettirecek bir uğraşla meşgul olmuyorlar. Oturdukları yerde o mutsuzluğu yaşamak kolay geliyor sanırım onlara. Oysaki hepimizin bu hayata değer katan ve kendimize de aynı anda değer katabilen işe yarar bir tarafı olması gerekiyor. İnsanların biraz bu açıdan eyleme, harekete geçmeye ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Böylece daha değerli hissedip hayat kaliteni de yükseltmiş oluyorsun.

Bir diğer taraftan hayatta kendin olmak da hayat kaliteni belirleyen en önemli etkenlerden bir tanesi diye düşünüyorum. Kimseye göre şekil almadan kendi düşüncelerinle, duruşunla, tavrınla tarzınla, her alanda kendin olmalısın. Böyle yaptığın müddetçe insanlar da seni takip ve takdir edeceklerdir. Çevremizde yaşanan dış kaynaklı olumsuzluklara ne kadar maruz kaldığımız veya kalmaya devam edeceğimiz durumlarda yaşanıyor diğer bir taraftan. Kısaca şöyle söyleyeyim insanlar bizi üzebilir, ancak üzmeye halen devam ediyorlarsa bu durumda yine bizim tercihimizdir. Tercihlerimize dikkat etmeliyiz. Bu durumların hepsi bizim yaşam kalitemizi etkileyen maddeler.

Sizlerde bu çerçevede hayat beklentilerinizi gözden geçirin. Kendinize iyi ve adil davranın.

Sağlıcakla kalın. Haftaya görüşmek üzere…