Bazen, gece yarısı uykusuzluğun içinde kaybolurken, varlık dediğimiz bu şeyin ne olduğunu düşünmeye başlıyorum..

Neredeyim?

Kimim?

Bütün bu sesler, görüntüler, hisler birer yanılsama mı, yoksa gerçek mi?

Gözlerim kapalı, zihnimde bir kargaşa, ama bir taraftan da derin bir sakinlik..

Her şeyin bir anlamı olup olmadığını sorgularken, sanki kendimi bir rüyada buluyorum..

Çevremdeki insanlar, duygular, düşünceler ve sayamadığım onlarca şey bir araya gelip bir bütün oluşturuyor gibi görünüyor..

Ama o bütünün anlamı nedir?

Her biri birer parça, birbirinden bağımsız, fakat bir şekilde bir araya gelmiş?

O hâlde ben de bir parça olabilir miyim? Yoksa bir bütün müyüm?

Her şeyin bir amacı olduğunu düşünüyor muyum yoksa amaçsızca var mı oluyorum?

Bazen yalnızca anı yaşamak istiyorum, hiçbir şeyin anlamını aramadan.

Ama ne kadar çabuk kayboluyor o an!

Bir düşünce gelir, bir soru doğar ve hemen ardından başka bir soru takip eder arkası arkasına.

Bunu sormadan geçemiyorum: “Hangi ben, hangi varoluş?”

Anımsadıkça, her bir anın daha önce hiç düşünmediğim bir şekilde anlam taşıyor olması, zamanın ne kadar belirsiz olduğunu gösteriyor.

Geçmiş, şimdiki an ve geleceğin arasındaki sınır gittikçe bulanıklaşıyor.

Belki de biz, her geçen saniyeyle yeniden doğuyoruz, varlık sürekli bir değişim içinde.

İçimdeki bu soru işaretleri büyüdükçe, bir tür huzursuzluk sarıyor beni.

Acaba hayatımda bir anlam aramam gerekmez mi?

Her şeyin bir sebebi yok mu?

Kimi anlarda, varoluşumun gerçek anlamını bulmak için büyük bir çaba harcayacağımı hissediyorum.

Ama sonra, bu çabanın bir yanılsama olduğunu fark ediyorum.

Çünkü belki de bu dünyadaki tek gerçek, anlam arayışının kendisi, arayışın varlığıdır. Kendimi sorgulamak, varlığımı sorgulamak ve arkası arkasına gelen yüzlerce cevapsız soru..

Belki de varoluş, sürekli bir soru sormakla şekilleniyor.

Bilemiyorum! 

Bir sabah uyanıyorum ansızın..

Her şey, bir kez daha anlamını kaybediyor. Ama belki de bu kayboluş, varoluşun kendisidir: Hiçbir şeyin kesin olmaması, her şeyin sürekli değişmesi, her an yeniden doğma. Sonuçta, belki de anlamı bulmak değil, onu aramaktır varoluşun özü kim bilir?