Günümüzde pekçok kültürün vazgeçilmez içeceklerinden bir tanesi olan kahve içerisinde vitaminler, mineraller, fito-kimyasallar ve kafestol ile kahveol adı verilen lipitler bulunduran çekirdeklerinin kavrulması ve demlenmesiyle elde edilen bir içecektir. Yaygın tüketiminde ulaşılabilirliği, yapımı, lezzeti ve sağlığa faydaları etkilidir. Ancak sağlığa faydaları olduğu kadar kontrolsüz tüketiminde potansiyel zararları da olabileceği unutulmamalıdır. Bu yazımda hepimizin vazgeçemediği kahvenin yararları ve olası yan etkilerinden bahsedeceğim.

Kafein vücuda alındıktan sonra nerdeyse tamamı mide ve bağırsaklarda emilir tüm vücut dokularına dağıtılarak başlıca karaciğerde metabolize olur, hızlı bir şekilde kana karışır. Yarılanma ömrü erkeklerde kadınlara göre daha fazladır. Günde 3-4 fincan kahve tüketimi HDL dediğimiz iyi kolesterol seviyesinin artmasına katkıda bulunmasına rağmen 4-7 fincan ve üzerinde kahve tüketimi yüksek tansiyon, kötü kolesterol seviyesinin yükselmesine sebebiyet vererek kalp sağlığını riske atabilir, kalsiyum atılımını artırarak özellikle post menopoz dönemdeki kadınlarda kırık riskini artırabilir. Kırık riskinin yanı sıra kas güçsüzlüğü ve diş sağlığının bozulmasına sebebiyet verebilir.

İçeriğindeki antioksidan bileşenler vücuttaki kanserli hücrelerle savaşarak hücrelerin daha sağlıklı ve genç kalmasına katkıda bulunabilir, kanıt düzeyinde çalışmalar bulunmamakla beraber düzenli miktarda tüketimi kanser gelişimini önlemeye katkıda bulunabilir. Özellikle süt ile beraber tüketilmesi, sütün içerisinde bulunan sisteinamino asidi ile beraber kahvenin içindeki antioksidanların etkileşime girerek daha iyi etki göstermesini sağlar.  Kahve polifenolleri, antioksidan etki göstermesinin yanı sıra kan beyin bariyerini geçerek anti nöroinflamatuar etkilerde bulunabilir, yani bilişsel ve duygusal bozukluk riskini azaltabilir, ruh halinin iyileşmesine, konsantrasyonu artırmaya yardımcı olabilir.