1968 yılında Kwok tarafından tanımlanan Çin Restoran Sendromu çok sayıda insanın Çin Lokantasından yemek yedikten sonra yaşamış oldukları bir grup semptom sonrası ortaya çıkmıştır. Bu semptomlar çoğunlukla baş ağrısı, karın ağrısı, deride kızarıklık ve terlemedir. Diğer ülkelerden tatil amaçlı gelen bireyler buraya özgü yemek kültürünü keşfetmek için Çin lokantalarını çok sık tercih ediyorlardı. Fakat buradaki yiyeceklerden yiyen çok sayıda insanda aynı şikayetin başlaması Çin lokantalarına olan güvenin de azalmasına neden olmuştu.
Bir süre sonra 1866 yılında Alman kimyager Karl Henrich tarafından keşfedilen ve tanımlanan Monosodyum Glutamat (MSG) gıda katkı maddesinin Çin, Japon ve Güney Asya kültürüne özgü yemek ve çorbalarda yoğun olarak kullanıldığı tespit edildi. Bu katkı maddesinin yemeklere ayrı bir tat verdiği, hatta Japonya’da hoşa giden tat olarak isimlendirilmiştir, fakat şişkinlik, baş ağrısı, karın ağrısı, ürtiker ve terleme gibi yan etkilere neden olduğu görülmüştür.
Günümüzde kullanımı yaygın olan monosodyum glutamat tat verme ve lezzet artırma amacıyla kullanılmaktadır. Fakat bu etki doğal olmadığı gibi daha sık yemek yeme isteği ile kendini göstererek paketli gıdalara olan bağımlılığı artırıcı etkide bulunmaktadır. Bunun yanında günümüzde yapılan bilimsel çalışmalar monosodyum glutamatın obezite, sindirim sistemi, üreme sistemi, sinir sistemi, kalp ve dolaşım sistemi üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceği ve çocuklarda hiperaktiviteye neden olabileceği ile ilgilidir. Amerikan Gıda ve İlaç Sektörü (FDA) ise belirli düzeye kadar alınan MSG’nin güvenli olduğu fakat hassasiyeti olan bireylerde alerjik reaksiyonların görülebildiğini belirtmiştir.